Ana içeriğe atla

Hollanda’da Suyun Planlanması ve Yönetimi

Peki Hollanda suyu, kente ve planlamaya nasıl entegre etmiş, bir peyzaj ögesi olarak nasıl kullanmıştır?

Hollanda’nın su yönetiminde çok iyi olduğunu biliyoruz. Kurulan bu yönetim mekanizması yaklaşık 300 yıldır vardır. İlk Hollanda Bölgesel Su Otoritesi ise 13.yüzyılda kurulmuştur. Günümüzde yaklaşık 11.000 kişiyi istihdam eden 21 bölgesel su idaresi ile suyun yönetimi devam etmektedir. Su yetkilileri bölgeleri selden koruma, su kalitesini yönetme, su fazlalıklarını ve kuraklıkları gibi konular üzerinde çalışmaktadır.

1953’te Hollanda’nın güneybatısında yaşanan sel felaketiyle birlikte 1990’ların başında kıyılar da sulara teslim olmuştur. Hükümet bu tür olayların tekrar yaşanmasını önlemek amacıyla da Delta Proramı adında bir plan ortaya koymuştur. Bu program ülkeyi selden korumak, aşırı hava olaylarının etkisini azaltmak ve tatlı su kaynaklarını güvence altına almak için çalışmaktadır. Bu programın amacı; Hollanda’yı günümüzde ve gelecekte selden korumak, yeterli miktarda tatlı su temini sağlamak, ülkeyi iklime dayanıklı hale getirmektir. Zaman geçtikçe, deniz seviyesi yükselmekte ve karalar alçalmakta, şiddetli yağışlar artmakta, Hollanda’nın nüfusu yükselmekte ve bir sel felaketinde daha fazla insana ve ekonomiye zarar geleceği bilinmektedir. Bu sebeple Hollanda taşkın koruma planları, Delta Programı ile birlikte güncel tutarak her yıl yeni tedbirler, planlar belirlenmektedir. Delta programı kapsamında yapılan tüm çalışmalar Delta Fonundan finanse edilmektedir. Merkezi yönetim bütçesinden ayrı bir kalemdir. 2032 yılına kadar Delta Fonu için yıllık ortalama 1,25 milyar avro tahsis edilmiştir. Su yönetimi gereği ayrıca her arsadan su ile ilgili bir vergide alınmaktadır.

Amsterdamsebrug (Brug54P) – Saadet Gökmen Arşivi

Yaşanan bu sel felaketleri için nehir alanlarında taşkın koruması için “room for the river” adında bir yaklaşım geliştirmiştir. Ana hedefi, taşkın ovalarının seviyesini düşürmek, su tamponları oluşturmak, setlerin yerini değiştirmek, kanalların derinliğini artırmak ve taşkın baypasıyla daha yüksek su seviyelerini yönetmektir. Su seviyesi yükseldiğinde suyun hangi bölgelere taşacağı belirlenmiştir ve eğer o alanlarda yerleşim varsa boşaltılmıştır. Zaten Hollanda’nın tamamında riskli alanlar bellidir. Sele ve taşkına maruz kalabilecek riskli alanlar önceden belirlenmiştir. Bu program kapsamında 2018 yılına kadar tamamlanan 30’dan fazla proje bulunmaktadır. Programın tamamının ise 2022 yılında tamamlanması beklenmektedir.

Ana hedef, taşkın ovalarının seviyelerini düşürerek, su tamponları oluşturarak, setlerin yerini değiştirerek, yan kanalların derinliğini artırarak ve taşkın yan yollarının inşasıyla nehirlerdeki daha yüksek su seviyelerini yönetmekti. Program, çoğu 2018 sonunda tamamlanan 30'dan fazla projeden oluşuyor. Programın tamamının 2022'de tamamlanması bekleniyor. Bu programın amaçlarından biri de önümüzdeki yıllarda tahmin edilen iklim değişikliği nedeniyle daha yüksek drenajlarla başa çıkabilmek için nehirlerin ihtiyaç duyacağı ekstra alanı kalıcı olarak mevcut kılmaktır.

Amsterdam -Saadet Gökmen Arşivi

Hollanda topraklarının bir kısmının sudan kazanılan topraklardan oluştuğunu biliyoruz. Kazanılan her toprak için yani bir bölgede toprak oluşturulduysa yanında aynı miktarda su alanının açılması gerekir. Su ve toprak alanı aynı oranda tutulmaktadır. Çünkü sadece toprak doldurulduğunda kara alanı artarken su oranı azalacak ve tabiat dengesi bozulacaktır.

Su kanallarının asıl amacı drenaj yapmaktır. Daha iyi anlamak adına şöyle denebilir ki; yoğurt yerken yoğurttan alındığında su birikir. Toprağın içinde de su var ve kazıldığında su orada birikir. Çoğu yerde deniz seviyesinin altında olduğu için, bir alan toprakla doldurulduğunda bataklık halinden kurtulması ve kurutulması için kanallar açılmak zorundadır. Yani Hollandalılar sudan kazanılan alanlarda inşaat yapabilmek için su kanallarını açmaya mecburlar. Hatta bataklık alanları kurutmak için toprakla üzeri dolduruluyor ama zemin suyu çok yüksek olduğunda kazıklar çakılarak alan yükseltilmektedir. Bu kanallar olmasa imalat yapılamaz ve bu sebeple kanalarda kentsel estetiğe katılmak zorundadır. Ayrıca, su kanalları etrafında yapılacak her proje, bina için Rijkswaterstaat’tan kurum görüşü alınması zorunludur.

Su kanallarının yapılması zorunluluğu genelde Kuzey şehirlerinde vardır. Güneye doğru Eindhoven gibi şehirlerde zemin suyu düşük, denizden uzak ve deniz seviyesinden yüksek olduğu için çok fazla kanal yapılmamaktadır. Bu sebeple teknik olarak Amsterdam Rotterdam gibi şehirlerde kanallar yapılmak zorundadır. Yani su kanallarının temeli estetik kaygı değil teknik kaygıdan doğmuştur. Kuzey şehirlerinde şehir planlama sistemi ise; yol, kanal, köprü, ağaç, çayır, ağaç, köprü, yol kesitinde oluşmaktadır. Kuzeyde genel olarak sistem böyledir ama güneyde toprağı drenaj etmeye ihtiyaç duyulmadığı için kanallar yoktur.

Schellingwouderbrug – Saadet Gökmen Arşivi

Su kanalları ayrıca ulaşım amaçlı da kullanılmaktadır. Almanya’ya, Belçika’ya kadar giden su kanalları vardır. Su kanalları ara ara nehirlerle de birleşmektedir. Nehirler genelde debisi az ve durgun olduğu için taşıma amaçlı da kullanılmaktadır. Yani bir ulaşım alternatifidir. Eskiden de nakliye amaçlı kullanılmıştır. Limana gelen malları atlar yardımıyla çekip bir yere taşımak için su kanalları kullanılmıştır.

Her yerinde su bulunan Hollanda’da su kültürü topluma öyle entegre olmuştur ki çocuklar yüzme sertifikası almak zorundadır. Okulda yapılacak gezilerde suyun olduğu yerlere gitmek için bu şarttır.


Yararlanılan Kaynaklar:

https://netherlandsinsiders.com/how-much-of-the-netherlands-is-below-sea-level/ 

https://www.dutchwatersector.com/news/room-for-the-river-programme 

https://www.government.nl/topics/delta-programme/delta-programme-flood-safety-freshwater-and-spatial-adaptation 

https://dutchwaterauthorities.com/about/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hollanda’nın Kilit Taşı: Su

Hollanda’nın bir su ülkesi olduğunu biliyoruz. Nederland isminin Hollandaca anlamı da “alçak toprak, alçaktaki ülke” yani deniz seviyesinden aşağıda anlamına gelmektedir. Hollanda topraklarının %20’si denizin doldurulması veya bataklıkların kurutulması ile elde edilmiştir. Hatta Amsterdam Schiphol Havalimanı, 1916’da Haarlemmermeer Gölünün (Haarlemmermeer Lake) kuruduğu arazide yapılmaya başlanmıştır. Bu göl 1800’lü yıllarda fırtınalarla birlikte Amsterdam ve Leiden gibi şehirleri sele teslim ettiği için gölün kurutulması kararı alınmış ve sonrasında kazanılan topraklarda yerleşimler oluşmaya başlamıştır. Bugün halen gölün kuru kalmasını sağlamak için pompa istasyonları çalışmaya devam etmektedir. Amsterdam Schiphol Havalimanı Konumu Su Hollanda’nın bir parçasıdır. Hollanda’nın %26’sı, dörtte birinden fazlası deniz seviyesinin altındadır ve %50’si deniz seviyesinden 1 metre veya daha fazla yüksektedir. Bu sebeple Hollanda en iyi taşın koruma sistemlerine sahiptir. Rijkswaterstaat, Mini...

Hollanda Konut Alanları ve Politikaları

Hollanda’nın konut politikaları açısından tarihsel gelişimine bakılacak olursa ilk olarak 1900’lü yıllarda konut politikalarını ortaya koymuştur. Hatta sosyal konut politikaları 1800 yılların sonuna kadar dayanmaktadır. 1901’de Konut Yasası anlamına gelen Housing Act yürürlüğe girmiştir. Bu yasa, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hollanda’daki büyük konut eksikliğini gidermek ve kötü yaşam şartlarını iyileştirerek insanlara temel hayat koşullarını sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Merkezi hükümet bu yasa ile 3 ana hedef belirlemiştir: Sosyal konut birlikleri ve yapımı için finansman, kira seviyesini korumak için ödenekler ve konut kalitesini koruma amaçlı inşaat kanunlarıdır. 1950’lere kadar sosyal konut yapımı teşvik edilmeye devam edildi. 70’lerde yaşanan ekonomik kriz sebebiyle konut satın almak çok zor hale gelmişti. Bu sebeple de birçok konut kiralık evlere dönüştürülmüştü. Ev sahipliği konusu da yıllar geçtikçe düşmeye devam etmiştir. Bu süreçte hükümetin tek amacı evsizliği azalt...