Ana içeriğe atla

Gerçekten İste

Merhabalar,

Kendimi tanıtmam gerekirse ben Saadet. Ankara’da yaşıyorum ve Gazi Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü 4.sınıf öğrencisiyim. Bir plancı adayı olarak teknik gezilerin ne kadar önemli olduğunu, bir yeri gerçekten tanımak ve anlamak için sunduğu fırsatları çok iyi biliyorum. Gezerek öğrenmeyi de seven biri olarak 2.sınıfta Erasmus+ stajı yapmaya karar verdim. Erasmus+ stajı, öğrenim hareketliliğinden farklı olarak 2 aydan 12 aya kadar yurtdışında staj yapma imkânı sunmaktadır. Erasmus+ programı kapsamında yer alan ülkelerden istediğiniz ülkede staj yapabilirsiniz. Burada önemli olan nokta; staj yerinizi kendiniz bulmanız gerekmektedir. Süreçteki en zor kısım bu olabilir gerçekten. Erasmus+ stajı yapma kararını alırken daha önceden bu hareketliliği gerçekleştirmiş kişilerle sürecin nasıl işlediğine dair görüşmeler yapmıştım. Başlangıçta gözüme o kadar zor gelmişti ki, sürekli kendime ‘Ben nasıl yapacağım’ diye soruyordum. Erasmus+ sürecinde tüm sorumlulukları üstlenmek ve üstesinden gelmek zorundasınız ama başardığınızda tattığınız mutluluk tarif edilemez bir hal alıyor. Başta sorduğunuz soruyu yurtdışına attığınız ilk adımda da ‘Ben nasıl yaptım’ diye soruyorsunuz ve çok farklı bir hisse bürünüyorsunuz. 

Erasmus+ sürecine ilk olarak yabancı dil sınavına girerek başladım. Yabancı dil sınavını Yabancı Diller Yüksekokulu gerçekleştirmişti ve girdiğim dönemde yazılı sınav formatındaydı. Her okulda farklı formatlar uygulanabilmektedir. Sınavda 50 puan barajı yer almaktaydı ve ben 64 alarak barajı geçmiştim. Sonrasında sınav puanının %50’si ve ağırlıklı genel ortalamanın (100 üzerinden) 50’si alınarak bir Erasmus+ puanı oluşturulmakta ve öğrenciler asil/yedek olarak sıralanmaktadır. Bizim okulda Mimarlık Fakültesi’nden program kapsamında hibelendirilmek üzere 3 kişi asil olarak seçilmekteydi ve ben asil olarak listede yerimi almıştım. İşte asıl süreç bundan sonra başlamıştı. Normalde Erasmus+ puanları belirlendikten sonra okul tarafından verilen sürede bir kabul mektubu -staj yapacağınız yerden- almanız ve okulun Erasmus+ birimine teslim etmeniz gerekmektedir. Şayet sınava girmeden bu mektubu teslim ederseniz Erasmus+ puanınız için +10 puan alabileceğiniz aklınızın bir köşesinde bulunsun. Yurtdışında staj yeri bulmak Türkiye’de yüz yüze gerçekleştirilen görüşmeler gibi olmuyor tabii ki. Öncelikle bu stajı zorunlu staj olarak mı gönüllü staj olarak mı yapacağınızı bilmeniz gerekiyor. Zorunlu staj, bölümünüz tarafından dönem içerisinde veya yaz döneminde belirli iş günü olarak yapmanızı zorunlu tutan ve not sisteminize dahil edilen bir stajdır. Staj yerinizin zorunlu staj olarak bölümünüzün istediği kriterleri karşılaması gerekmektedir. Gönüllü staj ise okuldan bağımsız kendi isteğinizle gerçekleştirebileceğiniz, not sistemine dahil edilmeyen bir staj türüdür. Ayrıca bölümünüzle görüşüp yapacağınız stajın herhangi bir ders yerine geçip geçemeyeceğini sorabilirsiniz. Staj yeri bulma konusuna gelince, öncelikle zorunlu staj yapacaksanız bölümünüzün istediği kriterlere uygun bir yer araştırmalısınız, gönüllü staj yapacaksanız kendinize en fazla katkıyı sunabileceğiniz bir yer bulmanızı öneririm. Staj yapacağınız ülkeyi seçtiyseniz doğrudan ona göre araştırmalısınız. Eğer ülke önemli değil yurtdışı olsun yeterli diyorsanız program ülkeleri dışına çıkmadan araştırabilirsiniz. 

Ben en başından beri Hollanda’ya gitmeyi çok istiyordum. Hollanda’nın şehir planlama açısından çok başarılı bir örnek olması, mimari yapısı, su kanalları, yeşil alanları ve bisiklet yollarıyla eşsiz bir deneyim sunması gitmek istememin başlıca sebepleriydi. Ayrıca dünyanın en mutlu ülkeleri arasında 5.sırada yer alması da oldukça ilgi çekici. Staj yeri araştırmaya sınav sonucunuzu beklemeden başlamak çok doğru bir karar olacaktır.  Sonuçlarda yedeklerde dahi olsanız okulunun hibelendireceği kişi sayıları fakülteler arasında duruma göre değişebilmekte, asillerden vazgeçen veya staj yeri bulamayan öğrenciler olabilmektedir. Bu sebeple yedeklerde olunsa bile staj yeri araştırılmaya devam edilmelidir. Ben sonuçlardan sonra başlamıştım ve oldukça gergindim. Öncelikle bir motivasyon mektubu yazdım. Bu mektuba cover letter deniyor ve staj başvurusu yaptığınız yerin sizin hakkınızda ilk olarak bilgi edineceği kısım burası. Karşınızdaki kişi sizi tanımıyor ve oluşacak ilk izlenimin iyi olması lazım ki etkilenip başvuru mailinizin devamını okusun ve sizi daha iyi tanısın. Bu mektuba kendinizden kısaca bahsederek başlayın ve gereksiz bilgiye yer vermemeye gayret gösterin. Okuduğunuz okul ve bölüm, hangi alanlara ilginiz olduğu, önceki iş veya gönüllülük deneyimleriniz, hedefleriniz, kariyer planlarınız gibi sizi tanımlayacak konulara yer vermelisiniz. Bu stajın Erasmus+ programı dahilinde olduğundan, yaklaşık ne kadar staj yapmak istediğinizden, staj süresince hibe alacağınızdan ve parasal beklentinizin olmadığından bahsedin. Parasal beklentiniz var ise bu konuya yer vermeyin, ben staj yerinin beni kabul etme olasılığını yükseltmek adına böyle bir söylemde bulunmuştum. Stajdan beklentilerinizi, neler yapabileceğinizi, hangi konularda iyi olduğunuzu, staj süresince iş yerine sağlayabileceğiniz katkıları yazın. Bu stajı yapmaya ne kadar istekli olduğunuzu karşı tarafa göstermek durumundasınız. Ben motivasyon mektubunu bu konulara dikkat ederek yazmıştım. Sonrasında kendinize bir özgeçmiş/cv oluşturmalısınız. İnternet üzerinden ücretsiz yapabileceğiniz bir sürü sayfa var, ayrıca Avrupa’da yaygın olarak bilinen Europass Özgeçmiş formatında rahatlıkla oluşturabilirsiniz. Ben kendim için Photoshop programı üzerinden istediğim format ve biçimde bir özgeçmiş oluşturmuştum. Mimari bölümlerde genelde iş/staj başvurusu yapılırken portfolyo hazırlanır. Lisans dönemi boyunca yaptığınız çalışmalara yer verdiğiniz, yeteneklerinizi sergileyebildiğiniz ve görsel olarak sunduğunuz bir dokümandır. Portfolyonuzun başlangıcında özgeçmişinize de yer vererek birleştirebilirsiniz. Ayrıca İngilizce transkriptinizi de ekleyebilirsiniz. Geriye staj yerlerinin e-posta adreslerini bulup başvuru yapmak kalıyor. Ben öncelikle bir Linkedln hesabı açarak stajyer başlığıyla aramalar yapıp, ilanlar için uyarılar oluşturmuştum. Sonrasında ‘urban planning firms/company in Netherlands’ formatına benzer başlıklarla Google’da aramalar yapmıştım. Başvurmak istediğim yerlerin e-posta adreslerine; e-posta metni bölümüne motivasyon mektubunu yazıp, özgeçmişimi, portfolyomu, transkriptimi ekleyerek başvurumu göndermiştim. Şuna dikkat etmenizi öneririm ki her yere aynı motivasyon mektubunu göndermek yerine başvurduğunuz yerin yaptığı çalışmaları, alanını inceleyerek metinde buna göre düzenlemelere gitmeniz size büyük avantaj sağlayacaktır. Bazı şirketler başvuruları kendi sitelerinin kariyer kısmından da yapmanızı isteyebilir. E-posta attığınız yerleri not edin ve aynı yere tekrar yanlışlıkla başvuru yapmayın. Çünkü bu durum karşı tarafta sorumsuz bir davranış göstergesi olarak algılanabilir. Staj yerinizi sadece bir şirket, ofis olarak belirlemek zorunda değilsiniz. Ben gitmek istediğim ülkelerdeki ilgili üniversitelerin Erasmus+ birimlerine ve bölüm hocalarına da e-posta atmıştım. 

Sakın e-posta atma olayını hafife almayın çünkü ben kabul aldığımda yaklaşık 250 yere başvurmuştum. Bu sayı duyduğuma göre 400 bile olabiliyormuş. Yani gerçekten isteyerek başladığınız bu yolda, hiç pes etmeden sabırla devam etmek çok önemli.

Saadet Gökmen Arşivi


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hollanda’da Suyun Planlanması ve Yönetimi

Peki Hollanda suyu, kente ve planlamaya nasıl entegre etmiş, bir peyzaj ögesi olarak nasıl kullanmıştır? Hollanda’nın su yönetiminde çok iyi olduğunu biliyoruz. Kurulan bu yönetim mekanizması yaklaşık 300 yıldır vardır. İlk Hollanda Bölgesel Su Otoritesi ise 13.yüzyılda kurulmuştur. Günümüzde yaklaşık 11.000 kişiyi istihdam eden 21 bölgesel su idaresi ile suyun yönetimi devam etmektedir. Su yetkilileri bölgeleri selden koruma, su kalitesini yönetme, su fazlalıklarını ve kuraklıkları gibi konular üzerinde çalışmaktadır. 1953’te Hollanda’nın güneybatısında yaşanan sel felaketiyle birlikte 1990’ların başında kıyılar da sulara teslim olmuştur. Hükümet bu tür olayların tekrar yaşanmasını önlemek amacıyla da Delta Proramı adında bir plan ortaya koymuştur. Bu program ülkeyi selden korumak, aşırı hava olaylarının etkisini azaltmak ve tatlı su kaynaklarını güvence altına almak için çalışmaktadır. Bu programın amacı; Hollanda’yı günümüzde ve gelecekte selden korumak, yeterli miktarda tatlı s...

Hollanda’nın Kilit Taşı: Su

Hollanda’nın bir su ülkesi olduğunu biliyoruz. Nederland isminin Hollandaca anlamı da “alçak toprak, alçaktaki ülke” yani deniz seviyesinden aşağıda anlamına gelmektedir. Hollanda topraklarının %20’si denizin doldurulması veya bataklıkların kurutulması ile elde edilmiştir. Hatta Amsterdam Schiphol Havalimanı, 1916’da Haarlemmermeer Gölünün (Haarlemmermeer Lake) kuruduğu arazide yapılmaya başlanmıştır. Bu göl 1800’lü yıllarda fırtınalarla birlikte Amsterdam ve Leiden gibi şehirleri sele teslim ettiği için gölün kurutulması kararı alınmış ve sonrasında kazanılan topraklarda yerleşimler oluşmaya başlamıştır. Bugün halen gölün kuru kalmasını sağlamak için pompa istasyonları çalışmaya devam etmektedir. Amsterdam Schiphol Havalimanı Konumu Su Hollanda’nın bir parçasıdır. Hollanda’nın %26’sı, dörtte birinden fazlası deniz seviyesinin altındadır ve %50’si deniz seviyesinden 1 metre veya daha fazla yüksektedir. Bu sebeple Hollanda en iyi taşın koruma sistemlerine sahiptir. Rijkswaterstaat, Mini...

Hollanda Konut Alanları ve Politikaları

Hollanda’nın konut politikaları açısından tarihsel gelişimine bakılacak olursa ilk olarak 1900’lü yıllarda konut politikalarını ortaya koymuştur. Hatta sosyal konut politikaları 1800 yılların sonuna kadar dayanmaktadır. 1901’de Konut Yasası anlamına gelen Housing Act yürürlüğe girmiştir. Bu yasa, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hollanda’daki büyük konut eksikliğini gidermek ve kötü yaşam şartlarını iyileştirerek insanlara temel hayat koşullarını sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Merkezi hükümet bu yasa ile 3 ana hedef belirlemiştir: Sosyal konut birlikleri ve yapımı için finansman, kira seviyesini korumak için ödenekler ve konut kalitesini koruma amaçlı inşaat kanunlarıdır. 1950’lere kadar sosyal konut yapımı teşvik edilmeye devam edildi. 70’lerde yaşanan ekonomik kriz sebebiyle konut satın almak çok zor hale gelmişti. Bu sebeple de birçok konut kiralık evlere dönüştürülmüştü. Ev sahipliği konusu da yıllar geçtikçe düşmeye devam etmiştir. Bu süreçte hükümetin tek amacı evsizliği azalt...